1552 yılında Korkunç İvan’ın Kazan Hanlığı’nı ilhakı, Türk dünyası açısından son derece önemli hadiselere sebep olmuştur. Bu işgal neticesinde Türk yurtları bir bir düşmüş, Rus yönetimi altına girmiştir. Yaklaşık olarak 500 senedir Rus boyunduruğu altında yaşayan Kazan Tatarları, Rus boyunduruğu altına giren ilk Türk kabilesi olmasına rağmen günümüzdeki Rusya Federasyonu’nun en kalabalık ikinci azınlığı olmasıyla dikkatleri çekmektedir. Rus Çarlığı’nın uyguladığı Hristiyanlaştırma temelli politikalar sonucu Kazan Tatarlarının toprakları idari olarak 1552 yılından itibaren sürekli bölünmelere uğramış, din temelli birçok yaptırımla karşılaşmışlardır. Ekim ihtilalinde genellikle Bolşeviklerin yanında yer alan Kazan Tatarları bir muhtariyet kazanmışlar fakat bu muhtariyetten bekledikleri sonucu elde edememişlerdir.
Başta Rusların uyguladığı politikalar kaynaklı gerçekleşen Kazan Tatarlarının göç ettikleri yerlerde diasporalaşma eğilimi, günümüzde dünyanın birçok yerinde görülmektedir.
Diasporadaki Kazan Tatarları
Kazan Tatarları, günümüzde genellikle Rusya Federasyonu’na bağlı Tataristan Özerk Cumhuriyeti’nde yaşamaktadır. İdil Nehri’nin ağzından Kazan şehrine kadar Kazan Tatarları dağınık ve ufak gruplar hâlinde bulunmaktadır. Kazan Tatarlarının çoğunluğu, İdil-Kama nehirleri üçgeninin yanındaki düzlükte ve Ural Dağlarının güneyinin batı yamaçlarında yaşamaktadır. Tatarlar ayrıca, Orta İdil boyunun batısında, Gorkiy, Penza ve Ulyanovsk’tada yaşamaktadır (Menges 1968: 13). Rusya’da yaşayan Kazan Tatarları, Rusya Federasyonu’ndaki en kalabalık ikinci halk olarak dikkatleri çekmektedir. Diasporada yaşayan Kazan Tatar Türklerine bakıldığında doğuda Japonya’dan, batıda Amerika’ya kadar irili ufaklı Kazan Tatar cemaati bulunmaktadır.
Ekim Devrimi’nde Çarlık yanlısı Amiral Kolçak, General Semenov ve Yüzbaşı Kalmukov gibi Sibirya bölgesinde savaşan komutanların ordularındaki İdil-Ural Türkleri, 1919’dan itibaren Mançurya’ya ve Japonya’nın kontrolündeki bölgelere akın etmişlerdir. Bir başka göç dalgası da 1920-1921 yıllarında ortaya çıkan büyük açlık döneminde gerçekleşmiş ve İdil-Ural Türklerinin birçoğu vatanlarını terk ederek, Çin ve Mançurya’ya göç etmiştir (Dündar 2011: 161). Abdürreşit İbrahim, Ayaz İshaki gibi Tatar aydınları da bu dönemde Uzak Doğu’ya göç etmiştir. Çin’deki Kazan Tatarı nüfusunun varlığı 19. yüzyıla kadar dayanmaktadır. 19. yüzyılda, Çarlık Rusya’sındaki Kazan Tatarları için koşullar kötüleşmiştir. Tatarların Volga ve Kama’daki topraklarından birçoğu ele geçirilmiş ve sakinler kaçmaya zorlanmışlardır. Bazıları güneyden Orta Asya’ya, sonra da Güney Sincan’a gitti. 19. yüzyılın sonlarında, Çarlık Rusya’sı Sincan’a kadar genişlemiştir. Bu dönemde birçok Tatar entelektüeli ve din adamı Sincan’a taşınmıştır. 20. yüzyılın başlarına kadar Rusya’dan Sincan’a sürekli bir Tatar akını olmuş ve Tatarlar Sincan’da Uygurlar ve Kazaklar ile rahatça karışmışlardır Burqin ve Haba Nehri gibi yerlerde yaşayan Tatar halkı bu insanların torunlarıdır. 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında Rus Çarlığı, Sincan ve Orta Asya’da ticari ve politik hedeflerinin peşinden gitmesinden dolayı, Birinci Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında pek çok Kazan Tatarı Sincan’a göç etmiş ve bunların çoğu küçük ya da orta ölçekli iş adamları, köylüler ve el sanatı adamları olarak yaşamıştır [1].
19. yüzyılın özellikle ikinci yarısından itibaren İdil boyunda NijniNovgorod vilayetinden ekonomik sebeplerle Finlandiya’ya göç eden Türk-Tatarlar, 1919’da Finlandiya’nın Rusya’dan kopması ve bağımsızlığını kazanmasının ardından Finlandiya vatandaşı konumuna geçmişler ve bir İslam cemaati olarak hukuken Fin hükûmeti tarafından tanınmışlardır. Fin hükûmeti nezdinde sivil, dinî, kültürel meselelerini temsil ve millî varlığını sürdürebilmek üzere gerekli siyaseti ve faaliyetlerini gerçekleştirmek üzere 1925’te Finlandiya Cemaat-i İslamiyesi olarak örgütlenen Finlandiya Türkleri, 1935 yılında ise Finlandiya Türkleri Birliği’ni kurmuşlardır. Söz konusu dönemde nüfuslar hakkında kesin bir rakam verilemeyen Finlandiya Türkleri Helsinki, Abo ve Tampere’de hâlâ varlıklarını sürdürmektedir. Finlandiya Türkleri millî kimliklerini korumak üzere kurdukları bu örgütlerle okullaşma işini, ilk sorun olarak görmüşlerdir. Bu yönde Tampere’de 1930’da kurulan Fin-Türk Halk Mektebini Himaye Cemiyeti, kurulacak ilk mektebe Türkiye Cumhuriyeti hükûümetinden öğretmen istemek suretiyle ilk temas da sağlamıştır (Gökgöz 2008: 1).
Polonya’daki Tatarlar genellikle Belostok, Sokulka, Suhovol, Bohoniki, Kruşinyanı gibi bölgelerde yaşamaktadırlar. Nüfusları yaklaşık olarak 5.000’dir. Dinî cemaatleri ise Varşova, Gdansk ve Şetsin’de bulunmaktadır. Buradaki Tatarlar 16. yüzyılda kendi dillerini terk edip Lehçe kullanmaya başlasalar da kendilerini hâlen Tatar olarak kabul etmekte ve Müslüman gelenekleri yerine getirmektedirler. Ülkedeki az sayıdaki Tatar cemiyeti, devlet tarafından destek görmektedir. Belostok şehrinde Polonya Müslüman Birliği faaliyet göstermektedir. Bu birlik, PrzegladTatarski (Tatar Bakışı) ve MuzulmanieRzeczypospolitej (Polonya Müslümanları) adlı dinî ve kültürel içerikli dergiler çıkarmaktadır. 1992’de ise Polonya Tatarları Birliği kurulmuştur. Bu birlik, EjegodnikPolskih Tatar (Polonya Tatarları Yıllığı) adlı bilimsel bir dergi neşretmektedir. Polonya Tatarları günümüzde azınlık statüsünde olsalar da devlet tarafından da destek gören ve kendilerine saygı duyulan bir topluluk oldular. Bunun nedenlerinden biri de Tatarların, hep Polonya halkı ile birlikte hareket etmesi e kendilerine kucak açan bu devlete sadık kalmalarıdır. Tatarlar, kültürel geleneklerini de unutmadan devam ettirmektedirler. İdil-Ural Türklerinin millî bayramı olan Sabantuy, her sene Polonya’da da kutlanmaktadır. Yazları Tatar dili Kursları oluşturulmakta, Tatar müzik ve dans grupları faaliyetlerini sürdürmektedirler (Kemaloğlu 2015: 35).
Litvanya Tatarlarının önemli bir kısmı günümüzde Belarus’un Minsk bölgesinin batı kısımlarında, Grodno bölgesinde, Brest bölgesinin kuzeydoğusunda, Litvanya’nın güneydoğusu ile Kaunas şehrinde yaşamaktadır. Sovyetler döneminde hiçbir etnik nüfus sayımı olmadığından dolayı tam bir nüfus tespiti yoktur. Litvanya ve Belarus’ta bulunan Tatarların toplam nüfusu tahmini olarak 7-8 bin civarındadır. 16. yüzyılın ortalarında Tatar Türkçesini bırakan Litvanya Tatarlarından bazıları, 19. yüzyılda Rusça ve Lehçe konuşur duruma gelmişlerdir. I. Dünya Savaşı’ndan sonra Litvanya Tatarları, Sovyetler Birliği, Polonya ve Litvanya’nın vatandaşı oldu. Polonya ve Litvanya’daki Tatarların etnik ve dinî konulardaki girişimleri daha önce olduğu gibi devam etmesine rağmen Belarus Sovyet Cumhuriyeti’nde herşey farklı ilerlemiştir. 1940’ta Litvanya’yı Sovyetlerin işgali, Belarus’taki durumun burada da yaşanmasını gerektirdi [2].
Bir diğer Kazan Tatar nüfusunun bulunduğu ülke ise Amerika Birleşik Devletleri’dir. 1960’larda Türkiye, Çin, Japonya ve Kore’den Amerika Birleşik Devletleri’ne giden Tatarlar, Amerikan Türk-Tatar Derneği’ni (AmericanTurko – Tatar Association) kurmuşlardır [3]. Bunun dışında 90. yılını kutlayan Amerikan Tatar Derneği de (American Tatar Association) Amerika’daki Tatar diasporası tarafından kurulmuştur.
Bir diğer önemli Kazan Tatar nüfusu barındıran ülke, Türkiye’dir. Eldeki belgeler, XIX. yüzyıl ikinci yarısından itibaren Rus hâkimiyetine girmiş toplulukların içinde en eskisi olan İdil-Ural bölgesi sakinlerinden Kazan Tatarları ve Başkurtların Türkiye’ye kitle hâlinde göç ettikleri yönündedir (Ocaklı 2002: 896). Bu dönemde Osmanlı’ya göç eden İdil-Ural Müslümanlarının bir kısmı Eskişehir ve civarında yerleşirken, geriye kalanlar Kütahya yakınlarında Efendiköprü adında bir yerleşim yeri kurma hakkını elde etmişlerdir. Her iki bölgede Tatarların bugün de yaşadıkları bilinmektedir. 1954 yılında Efendiköprü köyünden birkaç aile Manisa yakınlarında Karaköy köyünü kurmuşlardır (Kemaloğlu 2015: 38).
Ankara ile Konya arasındaki Böğrüdelik köyünde ise Sibirya Tatarları yaşamaktadır. 1908 yılında Güneybatı Sibirya’dan göçüp gelen Sibirya Tatarlarından 100 aile, 2 yıl içinde Böğrüdelik köyüne yerleşmişlerdir. Böğrüdelik, Türkiye’deki en büyük Tatar köyü olmasının yanı sıra, yaklaşık 1100 kişilik bir nüfusa da sahiptir. Köyde 400 ev, bir okul ve bir cami bulunmaktadır. Köydeki evler genellikle boştur, köyün nüfusu çalışmak için daha büyük yerleşim yerlerine göç etmiştir. Yazın köyün nüfusu 2000 kişiyi bulmaktadır [4]. Bu Kazan Tatarları çeşitli dinî ve siyasi sebeplerden ötürü Osmanlı İmparatorluğu topraklarına göçmüşler, Türkiye’nin çeşitli bölgelerine iskân edilmişlerdir. Eskişehir, Kütahya, Manisa, Ankara, İstanbul, Malatya gibi illerde yaşamakta olan Kazan Tatarları, Ankara merkezli Kazan Kültür Derneği, İdil-Ural Türkleri Kültür ve Sosyal Yardım Derneği, Süyümbike Kültür Derneği gibi dernekler kurmuşlar fakat bu kurdukları derneklerin bir kısmı günümüzde faal olmadığı görünmektedir. Kazan Tatarlarının bulunduğu köylerde ve ilçelerde de irili ufaklı derneklerin varlığı bilinmektedir.
Sonuç
Türk dünyasındaki dinî ve kültürel yenileşme hareketlerine ciddi katkılar sağlamış olan Kazan Tatarları, günümüzde dünyanın birçok yerine göç etmişlerdir, göç ettikleri yerlerde de üst düzey görevler üstlenmişlerdir. Abdürreşit İbrahim gibi Kazan Tatarı aydınlar Rusya’daki Müslümanların Osmanlı topraklarına göçünü desteklemiş, Konya Böğrüdelik köyü Sibir Tatarlarının Anadolu’ya yerleşmelerine yardımcı olmuştur. Günümüzde Abdürreşit İbrahim anısına Böğrüdelik köyünde bir hatıra ormanı bulunmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş aşamasında kritik görevlerde yer alan Kazan Tatarları da mevcuttur. 1931’de Atatürk’ün emriyle kurulan Türk Tarih Kurumu’nun ilk başkanlarından olan Yusuf Akçura’ya ek olarak, ünlü hukukçu ve tarihçi Sadri Maksudi Arsal da Kazanlı’dır. Türklük Bilimi’nde önemli araştırmalara sahip Reşit Rahmeti Arat, Ahmet Temir de Kazan Tatarı’dır. Çalışmamızda belirttiğimiz gibi Türkiye’nin dışında da birçok ülkede diasporalaşmış, Kazan Tatarları mevcuttur.
Kaynakça
Dündar A. M. (2011) Panislâmizm’den Büyük Asyacılığa Osmanlı İmparatorluğu, Japonya ve Orta Asya, İstanbul: Ötüken Neşriyat.
Gökgöz S.S (2008) “Finlandiya Türkleri ve Türk Hariciyesinin Siyaseti”, Bilig: Türk Dünyası Sosyal Bilimler Dergisi, Güz, Sayı 47: 1-20.
Kemaloğlu İ., (2015), “İdil-Ural’dan Türk Göçleri”, Türk Dünyasında Sürgün ve Göç, İstanbul: Türk Kültürüne Hizmet Vakfı.
Menges K., (1968), The Turkic Languagesand Peoples, Wiesbaden: Otto Harrassowitz Verlag.
Ocaklı A. K., (2002), “XIX. Yüzyılda İdil-Ural Bölgesinden Anadolu’ya Göçler”, ed. Güzel H. C., Türkler, Ankara: Yeni Türkiye Yay., C, 13 s 896.
İnternet Kaynakları:
[1] Tatars in China: http://factsanddetails.com/china/cat5/4sub6/item168.html
[2] TheLithuanian Tatars: https://www.eki.ee/books/redbook/lithuanian_tatars.shtml
[3] AmericanTurko-Tatar Association: http://www.attasf.org/our-story.html
[4]TürkiyedeSibir Tatarları TRT Avaz: https://www.youtube.com/watch?v=OKBUGWqreSA