TEBAREN Uzmanının Time Türk’e Yaptığı Değerlendirme: Açıklamalar Sert Ama İran Belirsiz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İran ziyareti, Kuzey Irak’a ilişkin mesajlar kadar ekonomik kararları ile de konuşuldu. Başta Suriye olmak üzere birçok konuda karşı karşıya gelen iki ülke lideri arasında yaşanan temasın “kritik” olduğu yorumları yapılırken Tebriz Araştırmaları Merkezi Uzmanı İranlı Gazeteci Babek Şahit, “IKBY’ye yönelik açıklamalar sert de olsa İran’ın tavrı belirsiz…” diyor.

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) bağımsız Kürdistan referandumu sebebiyle alarm durumuna geçen Türkiye ve İran geçtiğimiz günlerde üst düzey temas sağladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İran ziyareti kapsamında görüştüğü mevkidaşı Hasan Ruhani ile yaptığı basın açıklamasının ise bir numaralı gündem maddesi Kuzey Irak referandumu ve ekonomi idi. Suriye’nin de gündem maddelerinden biri olduğu ziyaret, Türkiye-İran ilişkileri kapsamında Tebriz Araştırmaları Merkezi Uzmanı İranlı Gazeteci Babek Şahit ile konuştuk.İşte Şahit’in açıklamaları:

“Cumhurbaşkanı Erdoğan ve İranlı mevkidaşı Ruhani’nin basın toplantısında IKBY referandumu sebebiyle Barzani’ye yönelik ortak mesajları nasıl okuyorsunuz?”

“Ruhani de Erdoğan gibi bu konuda net bir tavra sahip. Elbette, iki ülkenin debağımsız bir Kürt devleti istememeleri Türkiye ve İran’ı birbirine yaklaştıracak bir durumdur. Ama ben, İran basınını takip ettiğim kadarıyla ziyarete ilişkin ülkede iki farklı görüş olduğunu söyleyebilirim. Genellikle Tahran merkezli milliyetçi kesim ‘bekleyelim görelim’ tarzı bir yaklaşım içinde ama muhafazakâr, güç kaynaklarını elinde bulunduran kesim ‘ekonomik konuları’ daha çok gündeme getiriyor. Bunu da daha çok İsrail’e bağlıyorlar. Özellikle İran DinîLideri (Ali Hamaney) yapılanın İsrail güdümlü bir referandum olduğunu söylüyor. İsrail’in bölgeyi yeniden dizayn etmek amacında olduğunu ve bölgede uzun süreli bir kargaşaya yol açacağını söylüyor. Ama sert açıklamalar gelmesine rağmen İran’ın tavrı belirsiz, somut adımlar atılmıyor.”

“IKBY referandumunun iki ülkeyi yakınlaştırdığı değerlendirmesinde bulunulsa da Türkiye ve İran, başta Suriye olmak üzere birçok konuda karşı karşıya ve rekabet hâlinde olan komşular. Yanı başlarında devam eden savaş yedinci yılında iken liderin buluşmasını ikili ilişkiler adına nasıl değerlendiriyorsunuz?”

“Cumhurbaşkanı Ruhani’ninde ifade ettiği gibi ülkeler arasında çeşitli konularda ortak görüş olur bazı konularda karşıt görüşler olur. Her devlet için geçerli bir diplomatik durumdur bu. Mesela İran ABD’yle İran-Afganistan ilişkileri ya da Irak konusunda defalarca masaya oturmuştur. İki devlet karşılıklı ziyaretlerde bulunmuş, ortak bir çalışmanın içine girmiştir. Şimdi iki farklı konudan bahsettiğimiz için bir konuda çıkarlar ve ulusal güvenlik meselesi örtüşüyor ve doğal olarak devletlerde ortak bir çalışmayı yürütüyorlar. Diğer meselelerde kendi kondüktörüne göre hareket etmeyi tercih ediyorlar.”

“İki ülke arasında alınan en dikkat çekici kararlardan biri de ticaretin ‘milli para’ ile yapılması kararı oldu. Bu kararı nasıl değerlendiriyorsunuz?”

“‘İkili ilişkilerde ticari alışveriş hacmini çoğaltmak’ uzun süredir masadaki önemli konulardan biriydi. Fakat ‘Suriye’ sebebiyle askıya alınmıştı. Ben İran’ında buna ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Mesela nükleer antlaşma sonrasındauluslararası arenada İran lehine bir ‘gevşeme’ görüldü ama çok fazla sahaya yansımadı. İran bankalarının birçoğunun para transferi sorunu devam ettiği için İran elinde bulundurduğu petrolü satmakta güçlük çekti. Özellikle MahmudAhmedinejad döneminde İran’a uygulanan ambargolar, ülke bütçesinin önemli gelir kaynağı olan doğalgaz ve petrol satışını engellemişti. İran basınını yakından takip edenler bilir, o süreç devam etseydi İran bütçesinin yüzde seksenini oluşturan ‘gelir kıtlığı’ nedeniyle ülke çöküşe uğrayacaktı. Sonrasında Ruhani’nin birinci döneminde bir gevşeme olduğu için İran birçok ülkeyle ticareti millî parayla yapma girişiminde bulundu. Şimdi İran için en önemli nokta petrol kimya ürünleri ve doğalgaz satışını devam ettirmek ve komşu ülkelerle ticari münasebetlerini geliştirmek. Aynı zamanda Türkiye’nin enerji politikalarına İran’ın katkılarının olabileceğini düşünüyorum.”

“İki ülke arasındaki ‘rekabet’ hâli düşünüldüğünde ekonomik çıkarların sağlam bir iş birliğiyle korunabileceğine inanıyor musunuz?”

“Bu durum uluslararası hukuk yasalarına dayanıyor. Mesela geçenlerde tartışma konusu olan bir olay oldu İran’ın Türkiye’yle yaptığı doğalgaz anlaşması uluslararası mahkemelere taşındı ve Türkiye haklı bulundu. İran bir süre Türkiye’ye ceza ödemek zorunda kaldı. Çünkü ikili ticari anlaşmalar, uluslararası hukukçuların denetimi altında sürdürülüyor ve nihai kararı söz konusu hukukçular veriyor. İşbirliğinde ticari yatırımları düşünürsek ‘evet, ekonomik çıkarlar güvence altına alınmış olur’ diyebiliriz. Türkiye’nin İran inşaat sektöründe aktif olması gibi…”

“Görüşmenin çözüme odaklı bir iletişimi beraberinde getireceğini düşünüyor musunuz, bunun gelecekte dünya siyasetine yansımaları nasıl olur?”

“Evet inanıyorum. Bu görüşme iki ülkenin daha olumlu iletişimi kurmalarına yardımcı olacaktır. Suriye’den de acı haberler artık çok sık gelmiyor. İkili ilişkilerde güven dozunu arttırmakta fayda var. Ama birçok otorite İran’ın tavrından, nasıl bir tepki vereceğinden kuşku duyuyor. İran’ın yakın ilişkilerinde nasıl ilerleyeceği tam bilinmediği için net bir tablo çizemiyoruz. Ama en azından başta Kuzey Irak olmak üzere resmî söylemlerin örtüşmeye başlaması ilişkilerin daha olumlu bir hâle geldiğini gösteriyor.”

Time Türk | Röportaj- Öznur DURUKAN

İlginizi Çekebilir

Ali Merdan Topçubaşı’nın Ziya Gökalp Hakkında Görüşleri- Dr. M. Rıza HEYET

Birinci Azerbaycan Cumhuriyeti’nin kurucularından ve en etkili şahsiyetlerinden olan Ali Merdan Bey Topçubaşı, 1918-1920 yılları