İran’da anadilinde eğitim meselesi yıllardır Fars olmayan milletler ve uzmanlar tarafından dile getirilmektedir. Bu arada rejimin Farsça dışında diğer dillerde eğitimin verilmesini bir güvenlik tehdidi olarak görmesi, bu meseleyi talep edenleri suçlu durumuna düşürmektedir. Genel olarak bakıldığında, İran’da eğitim için ayrılan imkânlar düşük ve yetersiz seviyededir ve bu yetersizlik Azerbaycan, Beluçistan, Huzistan ve Türkmen Sahra gibi Fars dilli olmayan bölgelerde daha çok göze çarpmaktadır. Bu imkânsızlıkların üstüne bir de azınlık statüsünü (sayısal değil, yönetim açısından azınlık) eklersek, durumun ne kadar vahim olduğunu görebiliriz. İran toplumunun yarısından fazlasının Fars olmadığı hâlde eğitimin tamamının Farsça yapılması, Fars olmayan çocukların öğrenme kapasitesini düşürdüğü gibi, farklı farklı toplumsal sorunları da beraberinde getirmektedir.
Bu yazıda İran’ın etnik yapısı, nüfus oranı, ülkede konuşulan dillerin geçmişteki ve günümüzdeki konumu da dikkate alınarak, bu dillerde öğrenim olanaklarının engellenmesi ve eğitimin yalnız ülke nüfusunun yarısından azını oluşturan bir etnik grubun ana dili olan Fars dilinde gerçekleşmesinin insan haklarına aykırı olduğu, bu nedenle de çocukların uğradığı zararlar ve gelecekte yaşanabilecek toplumsal sorunlar, ayrıca İran Eğitim Bakanı’nın konuyla ilgili son açıklamaları ve yerel yetkililerin bu konudaki tutumları ele alınmıştır.
Ana Dilinde Eğitimin Önemi
Anadilinde eğitim her bir bireyin ve milletin en doğal haklarındandır. Anadilinde eğitimin bir güvenlik tehdidi değil de bir fırsat olarak görülmesi daha yararlı olacaktır. Anadilinde eğitim, hem çocukların eğitim ve öğrenim açısından gelişmesini sağlayacak hem de etnikler arasında eğitim açısından az da olsa mahrumiyet ve ayrımcılığı ortadan kaldıracaktır.Araştırmalara göre anadilini tam olarak öğrenen ve ana dilinde eğitim alan çocuklar, kendi anadillerinde eğitim almayan çocuklara göre ikinci bir eğitim dilinde daha başarılı olmaktadırlar (1).
İran’da Ana Dilinde Eğitim Hakkı Bir Seçim Aldatmacası
Hasan Ruhani 2013 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde anadilinde eğitim imkânını sağlayacağını vadediyordu. Hatta seçim manifestosunda İran’da azınlıkların hak ve hukuklarının temin edileceğine ve manifestonun 3. Madde’sinin 4’üncü bendinde anadilinde eğitime vurgu yapılmaktaydı (2). Hasan Ruhani, cumhurbaşkanı olarak seçildikten sonra dönemin Eğitim Bakanı Ali Asghar Fani “anadilinde eğitimin hükûmetin ve Eğitim Bakanlığının uygulayacağı ilk iş” olacağını açıklamıştı. Fakat bu açıklamadan sonra devletin içindeki bazı üst düzey yetkililer tarafından Farsçaya eğitim vurgusu yapılarak tepkiler gelmeye başlamış ve sonuç itibarıyla anadili eğitimi konusunda herhangi bir adım atılmamıştır.
Ana Dili Dışında Eğitimin Yaratacağı Sorunlar
İran’da etnik nüfus açısından resmî bir sayım açıklanmadığı için Fars olmayan öğrenci sayısı hakkında bir rakam söylemek mümkün değildir. Ancak İran’da Fars olmayan birçok öğrencinin bulunduğu ve bu öğrencilerin anadillerinde eğitim görmelerinin en doğal ve insani hakları olduğu kesindir. İran’da çocuklar 6 yaşında okula başlamakta ve bu yaştan itibaren hakkında hiçbir bilgileri olmadıkları bir dilde eğitim almak zorundadırlar. Bu çocukların eğitim ve öğrenim yetenekleri azalmakla birlikte, yanlış öğrenim de söz konusudur ve bu çocukların özgüveni de sarsılmaktadır.
İran’da çocuk programlarının tamamı Farsça yayımlanmaktadır. Buna rağmen yine de Fars olmayan çocukların büyük bir kısmı okula başladıkları zaman bu dili henüz öğrenmedikleri için, özellikle de televizyona erişimin zor olduğu köylerde öğrenimi yarıda bırakmak durumunda kalıyorlar.
Günümüzdeki İran, Fars etnik kimliği üzerine inşa edilmiş merkezî bir ulus-devlet olarak kurulmuştur. Resmî olan ilişkilerde herkes ve herhangi bir etnik gruba mensup olanlar Farsça konuşmaya ve yazmaya mecbur bırakılmış ve bu İran’ın dil politikasının birinci amacı hâline gelmiştir. Bu zorlamaların etkisi gayriresmî alanlara bile sızmıştır.
2001’de her 10 bin Türk’ten 67’si yüksek eğitim alma imkânına sahipken, bu rakam her 10 bin Fars’ta 130 kişiydi (3). Yani Fars bölgelerde üniversiteye girebilme şansı Türk bölgelerden iki kat daha yüksektir: Bunun sebebi Türk bölgelerde eğitim imkânlarının daha düşük olması, ailelerinin maddi durumlarının düşük olması nedeniyle gençlerin okulu bırakıp çalışmaya başlamaları ve eğitimin anadilinde olmamasıdır. Bunun sonucunda da Türkler iş bulma ve toplumsal gelişme konusunda ciddi sorunlarla karşı karşıya kalmaktadırlar.
Doğu Azerbaycan ili, özellikle de Tebriz şehri ilklerin şehri olarak tanınmaktadır. Aydınlanma ve modernleşme süreci bu şehirden başlayıp İran’ın başka bölgelerine yayılmıştır. 2012 Nüfus Sayımı verilerine göre, Doğu Azerbaycan ili 82.1 eğitim seviyesiyle 31 ilin içinde 21. sırada yer almaktadır. Türklerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde; Zencan, Erdebil ve Batı Azerbaycan sırayla 82.4, 80.8 ve 78.8 oranla en son sıralarda yer almaktadırlar ve bunun aksine Farsların yoğun olarak yaşadıkları Tahran, Simnan, İsfahan ve Yezdilleri 90.5, 88.4, 87.8 ve 87.8 oranla birinci sıralarda yer almakta ve eğitim seviyesi daha yüksek oranlardadır.
Eğitim Bakanının Farsça Vurgusu ve Yerel Yetkililerin Tepkisi
İran Millî Eğitim Bakanı Muhammed Bethai, ilkokul öğrencileri için eğitimin Farsça sunulması ve öğrencilerin Farsça konuşmasının İran yönetimi ve Eğitim Bakanlığının kırmızıçizgisi olduğunu belirtmiştir. Eğitim Bakanı Bethai, İsfahan’daki konuşmasında; “Hangi yerel dil konuşulursa konuşulsun tüm okullarda Farsçanın eğitimi bizim kırmızıçizgimizdir. Öğrencilerin okulda tamamen Farsça eğitim almaları ve Farsça konuşmaları gerekmektedir. Kendi gözlemlerime göre, bazı çift dilli bölgelerde, Azeri (Türk),Beluç, Türkmen ve Arap bölgelerinde öğretmenler öğrencilerle rahat irtibat kurmak için yerel dillerde ve Farsça dışında ders vermektedirler ve bu çok tehlikelidir. Farsça bizim birliğimizi koruyan unsur ve kırmızıçizgimizdir. Öğrenciler zaten mahallelerinde ve evlerinde kendi yerel dillerinde irtibat kurmaktadırlar. Bazen matematik ve fen derslerini bile öğretmenler yerel dille öğrencilere anlatmaktadırlar. Öğretmenlere sorduğumda bana çörek (ekmek) ve domatesi kendi dilinde karşılık verecek şekilde daha rahat öğretebildiklerini söylüyorlar. Hiçbir şekilde bunun böyle olması bizim tarafımızdan istenmemektedir. İlkokul 3’üncü sınıf öğrencisine soru sorduğumda, Farsça bilemiyordu ve yerel dilde bana cevap veriyordu. Son olarak ben sizlerden buna (tamamen Farsça eğitime) dikkat edilmesini rica ediyorum.” (4) ifadelerini kullanmıştır.
Yukarıda anadilinde eğitimin önemi ve öğrencilerin gelişmesindeki etkisinden bahsettik. Bu tür ifadelerin ve özellikle de seçimlerde anadili eğitimi vurgusu yapan bir cumhurbaşkanının bakanının ağzından duyulması, Fars olmayan milletlere karşı baskıcı bir zihniyetin 100 yıllık birikimidir. Bakan’a göre Farsça birleştirici ve diğer diller itici veya bölücü role sahipler. O bu dilleri “yerel” ve “tehlikeli” adlandırarak 50 milyondan fazla Fars olmayan insanların haklarını görmezden gelmektedir.
Bakanın bu açıklamasına tepkiler gecikmedi. İran’da Türk aktivistler ayrı ayrı yazılar yayınlayarak,“Fars dili, hükûmetin ve Farsların kırmızıçizgisiyse, Türkçe de Türklerin kırmızıçizgisidir.” diyerek bu zihniyete itirazlarını bildirdiler.Yerel yetkililer ve özellikle Azerbaycan bölgesinden ve diğer bölgelerin Türk milletvekilleri de Eğitim Bakanı’nın bu sözlerine tepki yağdırdılar.İlk tepki, Tebriz Cuma İmamı’ndan geldi. Al-i Hashem Bakan’a hitaben, “Nasıl sizin kırmızıçizginiz varsa bizim de vardır. Millet kendi dilinde bazı üniversite derslerinde bile eğitim almak istiyor.” dedi.Batı Azerbaycan Milletvekili Bahadori “İran’ın en az %40’ı Türklerden oluşmaktadır. Biz de anadilinde eğitimi yürürlüğe geçirmeye çalışıyoruz. Bir dilin bu kadar konuşuru varsa, o dile yerel denmez.” diye tepki gösterdi.Urmiye Milletvekili Gazipur, “Eğitim Bakanlığı’nın bakanı yoktur. Böyle yönetilmez.” dedi.
Doğu Azerbaycan Bostanabad Milletvekili, Eğitim Bakanı’ndan anayasayı bir daha okumasını istedi. Tebriz Milletvekili ve İran Meclis Başkan Yardımcısı Pezeşkiyan, “Anadilinde eğitimin gerçekleşmemesi, birliğe değil bölünmeye götürebilir.” dedi.
Tebriz’in kadın Milletvekili ZahraSaii,“anadilinde eğitimin genel bir istek olduğuna vurgu yaparak, Türkçenin fasih bir dil olduğunu ve eğitiminin yapılması gerektiğini” savundu.
Tahran’ın Türk MilletvekiliBadamçı da Eğitim Bakanı’nı anayasayı okumaya ve 15. ve 19. maddelerine dikkat etmeye davet etti.Tebriz’in diğer MilletvekiliAhmed Alirıza Beygi, Eğitim Bakanı’ndan sözlerini geri almasını istedi.Erdebil’in Mishkinşehr ilçesi Milletvekili Vali Meleki, “Fazla uzanan ve bizim dilimize ve kültürümüze ihanet eden dili koparırız.” diyerek Eğitim Bakan’ına tepki gösterdi.
İran Eğitim Bakanı’nın kriz yaratacak sözleri ve duyurularından biri de, geçen yıl İran Eğitim Bakanlığının öğretmen atama şartlarında öğretmenlerin Farsçayı iyi bir aksanla konuşabilmesi yazılmıştı. Mülakata alınan öğretmen adaylarının aksanı varsa, işe alınmayacaklar (5).
Sonuç
Bugün İran’da başat resmî dil ve kültür, Fars dili ve kültürüdür. İran’da hâkim dil Farsçadır ve bu hâkim dil dışında başka dillerin geliştirilmesi ve hatta yaşam hakkına sahip olması konusunda sorun yaşanmaktadır. Bu konuda Güney Azerbaycan Türkleri arasında kullanılan Türkçeye baktığımız zaman, dilin ne kadar bozulduğuna ve asil Türk sözcüklerinin unutulduğuna tanık olabiliriz. Dolayısıyla bu durum, insanları yeni yaşam tarzında ve kurumsal alanda mecburen Farsça kullanmaya itmektedir. Zira okullarda eğitilmeyen, geliştirilmeyen dillerin, özellikle de akademik hâlini kaybetmesiyle sosyal gelişmeler karşısında aksak ve yetersiz olduğu görünüyor. Tüm bu baskılara rağmen halk, kendini Türk olarak tanımlamakta ve bu yönde kendi dilini esas alarak hareket etmektedir. Nitekim bugün İran’da etnik grupları birbirlerinden farklılaştıran esas neden, dildir ve bir milletin oluşumunda dil, en önemli objelerden biridir. İran Anayasası’nın 15. Madde’sinde tüm etnik gruplara okullarda kendi dillerinde okuma yazma serbestliği verilmiştir (6). Bir dilde eğitim vermek devletin yardımıyla gerçekleşebilir, fakat devlet bu konuda hiçbir adım atmamakta, üstelik aydınlar tarafından özel olarak kurulan dil kursları bile yasaklanmaktadır. Hatta devlet Türk dili konusunda inkârcı ve baskıcı bir tutum sergilemekte ve buna karşı yapılan en küçük eyleme bile sert tepki verilmektedir. Dil farklılığının sembolik işlevi hem etnik grupları birbirinden farklı kılan hem de etnik grupların dayanışma duygusunu sağlayan en önemli unsurlardan sayılmaktadır.
Kaynakça
(1) Arefi. M (2009), İki Dil Eğitim ve Öğretim Sempozyumu, Sorunlar ve Misyonumuz.
(2) Ruhani’nin Etnik ve Mezhepler Bildirisi (Üçüncü Bildiri), Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin İnternet Sitesi, Erişim Linki: https://bit.ly/3eQC2Fw (Son Erişim Tarihi: 17.03.2021).
(3) Erdem Dergisi, 3. Sayı, Azer 1380. Tahran Üniversitesi.
(4) İran Millî Eğitim Bakanı’nın Irkçı Çıkışı, YouTube, Erişim Linki: https://youtu.be/Oo7fwIVpR6k (Son Erişim Tarihi: 17.03.2021).
(5) Koyu Şivelerin İstihdamının Yasaklanması, İran İstihdam İnternet Sitesi, Erişim Linki: https://bit.ly/3qUXf3z (Son Erişim Tarihi: 17.03.2021=
(6) “İran’ın resmî dil Farsçadır ve Farsçaya ek olarak yerel ve aşiret dillerinin basında ve kitle iletişim araçlarında ve okullarda çocukların edebiyatlarını öğrenmeleri için okullarda öğretilmesine izin verilmiştir.”